İnsanların yanlarında kimyager aletleri bulunduğu için sürgün cezasına çarptırılmalarındaki mantığı anlamak çok zor. Adamlar gerçekten Hintli mi, Bursa da ne arıyorlardı, hakikaten kimyager mi idiler?. Belki de o devirde Osmanlı topraklarını karış karış gezip bilimsel araştırma peşinde koşan batılı bilim adamı veya seyyahlardı. Bu evrakın önünü ardını aradım ama devamını bulamadım. Bulabilirsem belki bir ayrıntı yakalarız.
BELGE METNİ
Şevketlü, kerametlü, mehabetlü, kudretlü, veliyy’-i ni’metim efendim padişahım
Çend rûz mukaddem bazı kimyager âlâtıyla Bursa kadısının i’lamıyla Hindî ziyyinde üç nefer kimesne varid olup merkumların kimyager yahud kalpazan olmaları ihtimaline mebni Dersaadet’e gönderilmiş olduğu mazmun-ı i’lamdan müsteban olduğuna binaen lede’t-taharri kalpazan olmayıp kimyager oldukları tahkik olunmağla üçünün de li-ecli’t-te’dib cezire-i Kıbrıs’a nefy ve tagrîbleri babında bâlâ-yı ilama buyuruldu ısdar olunup lakin hâk-i pâ-yi şâhânelerinden bi’l-istizan nefiyleri hususuna mücaseret olunamadığından ilam-ı mezkur maruz-ı atabe-i ulyaları kılındı. Manzur-ı hümayunları buyuruldukta merkumların ol vechile tedib olunmaları muvafık-ı re’y-i sami ise ferman şevketlü, kerametlü mehabetlü kudretlü veliyy’-i ni’metim efendim padişahım hazretlerinindir.
[Bu telhisin üzerine padişah Üçüncü Selim kendi eliyle şu hatt-ı hümayunu yazmıştır.]
Nefyolunalar. Eğer aletleri ola idi tertib-i ceza iktiza eder idi. Yine aletlerini tecessüs içün ve firar eden şeyhlerini bulmak içün ferman ısdar olunsun.
0 Yorumlar